Türk Saplantısı - Yeniçağ Avrupa’sında Korku, Nefret ve Sevgi
Giovanni Ricci yazarının Türk Saplantısı - Yeniçağ Avrupa’sında Korku, Nefret ve Sevgi kitabı da dahil olmak üzere birçok dosya aşağıdaki bölümleri de içerebilir:
- imza dosyası: çeşitli varlıklar için dijital imzalar içerir.
- şifreleme.xml: yayımlama kaynaklarının şifrelenmesiyle ilgili bilgileri içerir. (Yazı tipi gizleme kullanılıyorsa bu dosya gereklidir.)
- meta veriler: kapsayıcı hakkında meta verileri depolamak için kullanılır.
- haklar: Türk Saplantısı - Yeniçağ Avrupa’sında Korku, Nefret ve Sevgi kitabının dijital haklarıyla ilgili bilgileri depolamak için kullanılır.
XHTML içerik belgeleri ayrıca zengin meta verilerle Türk Saplantısı - Yeniçağ Avrupa’sında Korku, Nefret ve Sevgi kitap işaretlemesine açıklama ekleme olanakları içerir, bu da onları hem işleme hem de erişilebilirlik amaçları için anlamsal olarak daha anlamlı ve kullanışlı hale getirir.
E içerik belgeleri, bir yayının okunabilir içeriğini tanımlayan ve ilgili medya varlıklarına (görüntüler, ses ve video klipler gibi) bağlantı veren XHTML (HTML5 profili tarafından tanımlanır) veya SVG belgeleri vb.'dir.
yazar | Giovanni Ricci |
---|
1 Ocak 2020 J Saosa 1 Ocak 2018 1 x 13,5 x 21 cm 15,2 x 0,6 x 22,9 cm CAROUSEL CALENDARS 20 x 20 x 20 cm 17,8 x 0,6 x 25,4 cm Collectif 1 Ekim 2020 Kolektif Kollektif 1 Ocak 2019 Derform 1 x 13,5 x 19,5 cm 1 Ocak 2017 15,2 x 0,7 x 22,9 cm 1 Eylül 2020
okumak okumak kayıt olmadan
yazar Türk Saplantısı - Yeniçağ Avrupa’sında Korku, Nefret ve Sevgi | Giovanni Ricci Kemal Atakay Halil İbrahim Binici |
---|
Batı Avrupa kültüründe “Türkler”, birkaç yüzyıl boyunca toplumun her kesiminde başlıca tutku, yazı ve sohbet konularından biri olmuşlardı. Ne var ki, terimler üzerinde anlaşmak gerekir; çünkü eskiden “Türkler” sözünün bugünkünden daha geniş bir anlamı vardı. Bu söz, sadece dar anlamıyla Osmanlı padişahının tebaasını değil, neredeyse bütün Müslümanları kapsıyordu. O kadar ki, çeşitli Avrupa dillerinde “Türkleşmek” deyimi aslında Müslüman olmak, İslam dinine geçmek anlamına geliyordu. Gene de, imparatorluklarının büyük gücü nedeniyle daha çok Osmanlı Türkleri düşünülüyordu. İtalyan Rönesansı’nın büyük entelektüellerinden Niccolò Machiavelli, 1521’de, aylak takımının kahvelerde, “gelmek üzere olan Türk”ten, “bu dönemde Haçlı Seferi düzenlemenin yerinde olup olmayacağı”ndan ve “benzeri saçmalıklar”dan söz ederek vakit geçirdiklerini belirtiyordu. Demek ki, Machiavelli gibi dâhilerin alay ettikleri bir saplantı söz konusuydu; ama hiç kuşku yok ki, bir saplantıydı bu. Giovanni Ricci’nin tespit ettiği bu saplantı, 15.-18. yüzyıllarda meydana gelmiş bir dizi olay aracılığıyla inceleniyor. Hristiyan Avrupa’nın herhangi bir şehrinde Türk-Müslüman dünyasından gelen hangi gerçek kişilere rastlanabiliyordu? Balkanlar’ın veya Akdeniz’in sınır bölgeleri gibi veya küresel stratejinin belirlendiği büyük başkentler gibi doğrudan temaslara açık olmayan bir şehirde gerçek kişilerin yanı sıra, Müslüman dünyaya karşı hangi zihinsel hayaletler dolaşıyordu, nasıl bir korku ve nefret, hangi umutlar ve ne tür sevgiler vardı? Kemal Atakay’ın İtalyanca aslından çevirdiği Türk Saplantısı, okurları İstanbul’dan Viyana’ya, Buda’dan Arnavutluk’a, Mora’dan İtalyan şehirlerine, Trablusgarp’tan Cezayir’e geniş bir coğrafyada gerçekleşen kültürel etkileşimleri anlamaya davet ediyor. Ürünün baskısı görseldeki ile farklılık gösterebilir.