Mezarlar Ne Söyler
Halil Cibran yazarının Mezarlar Ne Söyler kitabı da dahil olmak üzere birçok dosya aşağıdaki bölümleri de içerebilir:
- imza dosyası: çeşitli varlıklar için dijital imzalar içerir.
- şifreleme.xml: yayımlama kaynaklarının şifrelenmesiyle ilgili bilgileri içerir. (Yazı tipi gizleme kullanılıyorsa bu dosya gereklidir.)
- meta veriler: kapsayıcı hakkında meta verileri depolamak için kullanılır.
- haklar: Mezarlar Ne Söyler kitabının dijital haklarıyla ilgili bilgileri depolamak için kullanılır.
XHTML içerik belgeleri ayrıca zengin meta verilerle Mezarlar Ne Söyler kitap işaretlemesine açıklama ekleme olanakları içerir, bu da onları hem işleme hem de erişilebilirlik amaçları için anlamsal olarak daha anlamlı ve kullanışlı hale getirir.
E içerik belgeleri, bir yayının okunabilir içeriğini tanımlayan ve ilgili medya varlıklarına (görüntüler, ses ve video klipler gibi) bağlantı veren XHTML (HTML5 profili tarafından tanımlanır) veya SVG belgeleri vb.'dir.
yazar | Halil Cibran |
---|---|
Tarafından yayınlandı | 1 Ocak 2016 |
1 Ocak 2016 1 x 13,5 x 19,5 cm 28 Şubat 2018 15,2 x 0,7 x 22,9 cm F Scott Fitzgerald Jack London 1 x 13,5 x 21 cm G. A. Henty 4 Ocak 2017 1 Ocak 2018 5 Ocak 2017 15,2 x 0,6 x 22,9 cm 19,5 x 1 x 13,5 cm H. G. Wells 19,5 x 13,5 cm Kolektif 3 Ocak 2017 B M Bower
okumak okumak kayıt olmadan
yazar | Halil Cibran |
---|---|
isbn 10 | 6059133428 |
isbn 13 | 978-6059133425 |
Sayfa sayısı | 179 sayfa |
Yayımcı | Maviçatı Yayınları; 1. baskı |
Dilim | Türkçe |
Tarafından yayınlandı Mezarlar Ne Söyler | 1 Ocak 2016 |
Bu dünyadan göç etmiş olan insanların, geri kalanlara öğütlerini öğrenmek ister misiniz? Nasıl mı? Geride bıraktıkları acılı yürekler aracılığıyla. Mezarlar Ne Söyler? kitabında okuyacağınız hikayelerde sizinle konuşanlara kulak verin. Öğreneceğiniz yeni şeyler olabilir. Ağaçların arasından genç bir kız göründü. Yavaş yavaş cesetlere yaklaştı. Tedirgindi. Korkulu bakışlarla etrafa bakıyordu. Sonunda delikanlının kesilmiş başını gördü. Bir anda dünyası karardı. Yürek parçalayan çığlıklar kopardı. Delikanlının üzerine kapandı. Onu bağrına bastı. Titriyordu. Gözlerinden yaşlar boşanıyordu. Parmak uçlarıyla, onun kıvırcık saçlarını okşuyor, ta ciğerinden gelen yürek parçalayıcı feryatlar koparıyordu. Sonunda bitkin düştü. Gücü kesildi. Sonra parmaklarıyla toprağı eşelemeye başladı. Genişçe bir mezar açtı. Cesedi mezara taşıdı. Yavaşça yatırdı. Kanlı başını omuzlarının arasına koydu. Üzerini toprakla örttü. Başucuna, başını kesen kılıcı dikti. Tam dönmek üzereyken, ona doğru yürüdüm. Ürktü. Korkuyla titredi. Sonra başını önüne eğdi. Yanaklarından yağmur gibi sıcak yaşlar boşanıyordu. İç çekerek şöyle dedi: “İstersen beni krala şikâyet edebilirsin. Beni utanç pen¬çesinden kurtaran bu genç haklı iken, onun cesedini yırtıcı kuşlara ve vahşi kurtlara terk etmektense, ölmek benim için daha iyidir.” Şöyle dedim: “Benden korkma bahtsız kızım. Ben sevgilinin yasını senden önce tuttum. O seni utanç pençesinden nasıl kurtardı? Sen asıl bunu anlat bana.” Hıçkırıklar sözcükleri boğazına düğümleyerek anlatmaya başladı: “Kralın kumandanı vergileri toplayıp teslim alıyordu. Bizim tarlamıza geldi. Beni görünce hayran hayran fakat korkutucu bakışlarla süzdü. Sonra bizim tarlaya zenginlerin bile ödeyemeyeceği çok yüksek bir vergi koydu. Oysa babam çok fakir bir çiftçidir. Hemen ardından da krala para yerine beni götürmek üzere, yakaladı. Ağlayarak ona yalvardım fakat umursamadı. Babamın yaşlı olduğunu söyleyerek yalvarıp yakardım fakat hiç aldırmadı. Bunun üzerine ben de çığlık çığlığa köyün erkeklerinden yardım istedim. Nişanlım olan bu genç yetişti ve beni onun vahşi pençelerinden kurtardı. Kumandan çılgına döndü. Onu öldürmeye kalktı. Nişanlım ondan önce davrandı. Duvarda asılı bulunan eski bir kılıcı kaptı. Kendisini ve benim ırzını korumak için onu öldürdü. Onurlu olduğu için azılı caniler gibi kaçmadı. Aksine zorba kumandanın cesedinin başında bekledi. Bir süre sonra askerler geldi. Onu zincire vurdular ve zindana götürdüler.”