Kılıç Yarası Gibi (Cep Boy)
Ahmet Altan yazarının Kılıç Yarası Gibi (Cep Boy) kitabı da dahil olmak üzere birçok dosya aşağıdaki bölümleri de içerebilir:
- imza dosyası: çeşitli varlıklar için dijital imzalar içerir.
- şifreleme.xml: yayımlama kaynaklarının şifrelenmesiyle ilgili bilgileri içerir. (Yazı tipi gizleme kullanılıyorsa bu dosya gereklidir.)
- meta veriler: kapsayıcı hakkında meta verileri depolamak için kullanılır.
- haklar: Kılıç Yarası Gibi (Cep Boy) kitabının dijital haklarıyla ilgili bilgileri depolamak için kullanılır.
XHTML içerik belgeleri ayrıca zengin meta verilerle Kılıç Yarası Gibi (Cep Boy) kitap işaretlemesine açıklama ekleme olanakları içerir, bu da onları hem işleme hem de erişilebilirlik amaçları için anlamsal olarak daha anlamlı ve kullanışlı hale getirir.
E içerik belgeleri, bir yayının okunabilir içeriğini tanımlayan ve ilgili medya varlıklarına (görüntüler, ses ve video klipler gibi) bağlantı veren XHTML (HTML5 profili tarafından tanımlanır) veya SVG belgeleri vb.'dir.
yazar | Ahmet Altan |
---|---|
Boyutlar ve boyutlar | 10,5 x 2,7 x 17 cm |
Tarafından yayınlandı | 1 Mart 2013 |
H. G. Wells 1 x 13,5 x 19,5 cm Jack London F Scott Fitzgerald 28 Şubat 2018 Kolektif G. A. Henty 5 Ocak 2017 19,5 x 13,5 cm 1 Ocak 2017 1 Ocak 2018 3 Ocak 2017 15,2 x 0,6 x 22,9 cm 4 Ocak 2017 B M Bower 15,2 x 0,7 x 22,9 cm 19,5 x 1 x 13,5 cm 1 x 13,5 x 21 cm
okumak okumak kayıt olmadan
yazar | Ahmet Altan |
---|---|
isbn 10 | 6051416323 |
isbn 13 | 978-6051416328 |
Sayfa sayısı | 416 sayfa |
Yayımcı | Everest Yayınları; 1. baskı |
Dilim | Türkçe |
Boyutlar ve boyutlar | 10,5 x 2,7 x 17 cm |
Tarafından yayınlandı Kılıç Yarası Gibi (Cep Boy) | 1 Mart 2013 |
Ne gariptir ki, imparatorluğun çöküşünün ilk izlerini görmesi, ihtiyarlığı andırır endişeli bir sıkıntıyı ilk hissedişi de Sultan'ın dönüşüne rast geliyordu, belki de eski karısı geri gelmese imparatorluğun çöküntüsünü bu kadar çabuk görmeyecekti. Sabaha kadar, uzun gecelik entarisiyle konağın içinde dolaşmış, biraz serinleyebilmek için bahçeye çıkmış ve acının da çeşit çeşit olduğunu keşfetmişti; terk edilmekle özlemek başka başka acılar yaratıyordu. Kaybetmenin acısıyla kavuşamamanın acısı birbirine benzemiyordu; karısı kendisini terk ettiğinde onu bir daha göremeyecek olmanın kederine, kırılan gururunun ve kendisini alaycı bakışlarla süzen gözlerin yarattığı aşağılanmışlık duygusu da karışmıştı. Şimdi özlerken ise ıstırap çırılçıplak ve katışıksızdı, bu nedenle de daha sarsıcı; tek tesellisi bunun ilk acı kadar uzun sürmeyeceğini bilmekti. "Eğer seversen, hissediyorsun," demişti Osman'a, bunu öyle bir söylemişti ki, Osman anlamıştı ne demek istediğini; gerçek bir sevginin hiç bitmediğini, hiç ölmediğini, azalsa da hiç yok olmadığını Osman bu tuhaf, bu manasız cümleden öğrenmişti. Aynı acıyı babasından bir miras gibi tevarüs eden Hikmet Bey ise, ölmeden önce, hatıratına, biraz da edip arkadaşlarının etkisiyle daha edebi yazmıştı bu konudaki duygusunu: "Hakiki aşk kılıç yarası gibidir, yara kapansa da izi mutlaka kalır."