Atatürk'ü Mutlu Eden ve Üzen Anılar
Yurdakul Yurdakul yazarının Atatürk'ü Mutlu Eden ve Üzen Anılar kitabı da dahil olmak üzere birçok dosya aşağıdaki bölümleri de içerebilir:
- imza dosyası: çeşitli varlıklar için dijital imzalar içerir.
- şifreleme.xml: yayımlama kaynaklarının şifrelenmesiyle ilgili bilgileri içerir. (Yazı tipi gizleme kullanılıyorsa bu dosya gereklidir.)
- meta veriler: kapsayıcı hakkında meta verileri depolamak için kullanılır.
- haklar: Atatürk'ü Mutlu Eden ve Üzen Anılar kitabının dijital haklarıyla ilgili bilgileri depolamak için kullanılır.
XHTML içerik belgeleri ayrıca zengin meta verilerle Atatürk'ü Mutlu Eden ve Üzen Anılar kitap işaretlemesine açıklama ekleme olanakları içerir, bu da onları hem işleme hem de erişilebilirlik amaçları için anlamsal olarak daha anlamlı ve kullanışlı hale getirir.
E içerik belgeleri, bir yayının okunabilir içeriğini tanımlayan ve ilgili medya varlıklarına (görüntüler, ses ve video klipler gibi) bağlantı veren XHTML (HTML5 profili tarafından tanımlanır) veya SVG belgeleri vb.'dir.
yazar | Yurdakul Yurdakul |
---|---|
Boyutlar ve boyutlar | 19,5 x 1,5 x 13,5 cm |
Tarafından yayınlandı | 29 Temmuz 2013 |
1 x 13,5 x 19,5 cm 5 Ocak 2017 28 Şubat 2018 Kolektif 1 x 13,5 x 21 cm F Scott Fitzgerald G. A. Henty 19,5 x 1 x 13,5 cm 15,2 x 0,6 x 22,9 cm B M Bower 1 Ocak 2017 1 Ocak 2018 19,5 x 1,5 x 13,5 cm H. G. Wells 4 Ocak 2017 15,2 x 0,7 x 22,9 cm Jack London 3 Ocak 2017
okumak okumak kayıt olmadan
yazar | Yurdakul Yurdakul |
---|---|
isbn 10 | 6055416093 |
isbn 13 | 978-6055416096 |
Sayfa sayısı | 232 sayfa |
Yayımcı | Truva Yayınları; 1. baskı |
Dilim | Türkçe |
Boyutlar ve boyutlar | 19,5 x 1,5 x 13,5 cm |
Tarafından yayınlandı Atatürk'ü Mutlu Eden ve Üzen Anılar | 29 Temmuz 2013 |
Cumhuriyet Bayramları'nın günlerini ve gecelerini sabahlara kadar ayakta geçiren O, zevkli, keyifli ve neşeli, işte O Atatürk, yaşamının son Cumhuriyet Bayramı'nın gününü ve gecesini Dolmabahçe Sarayı'nın bir odasında ölüm döşeğinde geçirdi. Süzülmüş, takatsiz ve solgundu. Artık günleri değil, saatleri sayılıydı. Kesik kesik konuşuyor, yanındakiler de onu oyalayacak sözler söylüyorlardı. Bir ara pencereden içeriye bol bir ışık girdi. Elektriklerle donanmış bir Boğaziçi vapuru, Sarayın rıhtımına yanaşacak kadar yaklaşmıştı. Vapurdan gelen alkışlar, ölümün kanat gerdiği bu hüzünlü odanın yaslı havasını dalgalandırdı. "Üniversite gençleri tebrike gelmişler" dediler. İşaret etti, kollarına girildi. Pencerenin yanındaki bir koltuğa oturtuldu. Ayağa kalmak istedi, kaldırıldı. Eliyle vapurdakileri selamladı. Görüldü mü bilmiyorum. Vapurda bir alkış tufanıdır koptu. "Yaşa!.." sesleri göklere yükselirken vapur da hareket etti. "Dağ başını duman almış" marşının ilk melodilerini işiten Atatürk, yanındakilere döndü. Takatsizdi, fakat gözlerinde hala zekanın ve güçlü bir istencin ışıkları parlıyordu. Üzüntüsüz bir sesle, gençlere, işiteceklermiş gibi: "Bu bayramlar ve yarınlar sizindir, güle güle..." dedi. Atatürk yatağına yatırıldı. Kılıç Ali'yi sert bir öksürük tuttu, dışarıya fırladı. Ben de çıktım. Odada bulunanların hepsi ağlıyordu. Ben de onların arasındaydım. Şükrü Kaya