Ömrümün Üç Beş Günü
Vehbi Bülent Özkök yazarının Ömrümün Üç Beş Günü kitabı da dahil olmak üzere birçok dosya aşağıdaki bölümleri de içerebilir:
- imza dosyası: çeşitli varlıklar için dijital imzalar içerir.
- şifreleme.xml: yayımlama kaynaklarının şifrelenmesiyle ilgili bilgileri içerir. (Yazı tipi gizleme kullanılıyorsa bu dosya gereklidir.)
- meta veriler: kapsayıcı hakkında meta verileri depolamak için kullanılır.
- haklar: Ömrümün Üç Beş Günü kitabının dijital haklarıyla ilgili bilgileri depolamak için kullanılır.
XHTML içerik belgeleri ayrıca zengin meta verilerle Ömrümün Üç Beş Günü kitap işaretlemesine açıklama ekleme olanakları içerir, bu da onları hem işleme hem de erişilebilirlik amaçları için anlamsal olarak daha anlamlı ve kullanışlı hale getirir.
E içerik belgeleri, bir yayının okunabilir içeriğini tanımlayan ve ilgili medya varlıklarına (görüntüler, ses ve video klipler gibi) bağlantı veren XHTML (HTML5 profili tarafından tanımlanır) veya SVG belgeleri vb.'dir.
yazar | Vehbi Bülent Özkök |
---|---|
Boyutlar ve boyutlar | 1 x 13 x 19,5 cm |
Tarafından yayınlandı | 1 Aralık 2016 |
F Scott Fitzgerald 5 Ocak 2017 3 Ocak 2017 1 Ocak 2017 B M Bower Jack London 1 Ocak 2018 1 x 13,5 x 21 cm 1 x 13 x 19,5 cm H. G. Wells 15,2 x 0,6 x 22,9 cm 4 Ocak 2017 15,2 x 0,7 x 22,9 cm 1 x 13,5 x 19,5 cm Kolektif 19,5 x 1 x 13,5 cm G. A. Henty 28 Şubat 2018
okumak okumak kayıt olmadan
yazar | Vehbi Bülent Özkök |
---|---|
isbn 10 | 6053238538 |
isbn 13 | 978-6053238539 |
Sayfa sayısı | 334 sayfa |
Yayımcı | Cinius Yayınları; 1. baskı |
Dilim | Türkçe |
Boyutlar ve boyutlar | 1 x 13 x 19,5 cm |
Tarafından yayınlandı Ömrümün Üç Beş Günü | 1 Aralık 2016 |
Doğanın kusursuz zamanlamasıyla bulutların rengi perde perde açılırken, griye çalan hoş bir maviye teslim oluyor karlı tepeler, her yer, her şey… Sudaki pırıltılar gün ışığına yenik düşüp sönüyor, akşama yeni bir şenlik başlatmak üzere binlerce yılın birikmiş şevkine çağrı alıyorlar. Zeus’un Bosphoros’una gömülüyor, yeni bir günün batımına kadar topyekûn mola veriyorlar… Avucumda sımsıkı tuttuğum nemli zarfı cebimden çıkarırken sarsılıyor elim, ayağım, her yanım… Bir süre hareketsiz kalıyorum, derin bir nefes alıyorum yüzümü gökyüzüne dönüp, duruyorum orada. Heyecanlanmamak elimde değil ki, sıklaşıyor nefesim. Sonra birdenbire eğilip açıyorum zarfı, titrek, yırtarcasına... Çabuk yazıldığı belli olduğu halde muhteşem, emsalleri hızla tükenen kıvrak bir el yazısı buluyorum sayfalarını aralayınca. İki büklüm olup büzüldüğüm bankta içe basan postallarımın altını hızla yere vuruyorum, “Bu sensin işte Arzu!” diye bağırıyorum iki elimle yapıştığım yazının duygularımı çalkalayan coşkusuyla. Ona ait bir şeyi ilk defa tutuyorum ellerimle, koklayıp içime çekiyorum, ellerim, ellerim titriyor. Buruşmuş kâğıtları dizime yatırıp düzeltiyorum seve okşaya. Dalgalanmış yüzümdeki hüznümde yasım nasıl da keskin… Kıvrılıyor dudaklarım. Başım, ağırlığıyla önüme devriliyor. Koca bir nefes veriyorum sesli, bakışlarımdan bir damla yaş düşürüyorum üzerine.“Sensin bu” diyorum fısıltıyla, "Arzu, bu sensin işte..." Ürünün baskısı görseldeki ile farklılık gösterebilir.